vaziyet

vaziyet
阿́ is.
1. 位置: coğrafî \vaziyet 地理位置 Yapının vaziyeti plânda gösterildi. 大楼的位置已标在平面图上。
2. 情况, 状况, 状态; 处境, 环境; 形势, 局势: askeri \vaziyet 军事形势 atış \vaziyeti 发射状态 başlama \vaziyeti 开始姿势, 预备姿势; 出发位置 beynelmilel \vaziyet 国际形势 fevkalâde (或 olağanüstü) \vaziyet 紧急状态 hava \vaziyeti天气形势, 天气情况 hazırlık \vaziyeti 开始姿势, 预备姿势; 出发位置 hazırlık \vaziyeti almak 作预备姿势; 进入出发位置
3. 态度: Karmanyolacı Ali’nin enselendiği günden beri vaziyetleri kesik. 劫匪阿里自从被抓获那天起态度就很恶劣。Vaziyetini değiştirmezsen çocuğu yoldan çıkarmış olacaksın. 你要是再不改弦更张, 会把孩子带坏的。
◇ \vaziyet almak 1) 采取态度, 持…立场: karşı \vaziyet almak 反对, 持反对立场 2) 体́ 立正 \vaziyete düşmek 进入状态: çetin \vaziyete düşmek 陷入困境 \vaziyete getirmek 使进入状态: muharebeye hazır bir \vaziyete getirmek 使进入战斗准备状态 müşkül bir \vaziyete getirmek 使处于困境, 使进退维谷 \vaziyete göre 根据形势 \vaziyete hâkim 主导局势的 \vaziyeti takınmak 装出…样子 \vaziyeti kurtarmak 摆脱困境 \vaziyeti mütalâa etmek 评论时局 \vaziyette olmak 具有能力: ileri görecek \vaziyette olan insanlar 眼光远大的人, 有远见的人

Türkçe-Çince Sözlük. 2014.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • vaziyet — 1. is., Ar. vażˁ + yed El koyma Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller vaziyet etmek 2. is., Ar. vażˁiyyet 1) Konum Kasaba coğrafi vaziyeti yüzünden lodosu, poyrazı pek az tutan bir limanda kurulmuştur. 2) Durum, tavır, hâl Vaziyetimi söyleyiniz,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • vaziyet almak — 1) belli bir durum veya davranış biçimini benimsemek, tavır almak, tavır takınmak İşgalden sonra Rumların bize karşı nasıl bir vaziyet aldıklarını da pekâlâ biliyorduk. Y. K. Karaosmanoğlu 2) karşı çıkmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • vaziyet — (A.) [ ﺖﻴﻌﺽو ] durum, konum …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • vaziyet — durum; hal …   Hukuk Sözlüğü

  • vaziyet etmek — el koymak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • esas vaziyet — is., ask. Esas duruş Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller esas vaziyete geçmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Commemoration of Atatürk, Youth and Sports Day — 19 May the Commemoration of Atatürk, Youth and Sports Day[1] (Turkish: 19 Mayıs Atatürk ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı) or simply Youth Day (Gençlik Bayramı), is an annual Turkish national holiday celebrated on May 19 to commemorate Mustafa… …   Wikipedia

  • durum — is. 1) Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı. R. N. Güntekin 2) Duruş biçimi, konum 3) Bireyin toplum… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • esas — is., Ar. esās 1) Bir şeyin özünü oluşturan ana öge, temel 2) Bir iş veya sözde doğru biçim Bu işin esası böyle değil. 3) sf. Ana, temel olarak alınan, başlıca, asal, esasi Esas düşünce. Esas görev. Birleşik Sözler esas duruş esas vaziyet Atasözü …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • esas duruş — is., ask. Dimdik, kımıldamaksızın durma, esas vaziyet …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • facialı — sf. Faciası olan, facia gibi karşılanan Şimdi karşısında bulunduğu vaziyet o kadar facialıydı ki böyle hafif teessürlerle geçiştirilmesine imkân bulamıyordum. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”